2050 Yılı Enerji Üretimi Tahminleri

enerji üretimi

2050 Yılı Enerji Üretimi Tahminleri

2050 Yılı Enerji Üretimi Tahminleri

 

 

 

 

 

 

 

Yenilenebilir enerji üretimi dediğimizde güneş enerjisi, rüzgar enerjisi, hidroelektrik ve dalga enerjisi, biyokütle enerjisi gibi kaynaklar söz konusudur. Bunlar klasik enerji üretimi kaynaklarına alternatif olarak sunulan kaynaklar olmaktadır. Bu nedenle aynı zamanda “alternatif enerji kaynakları” şeklinde de adlandırılmaktadır. Bu enerji üretimi kaynaklarının kömür gibi geleneksel enerji üretimi kaynaklarının yerine geçmesi söz konusu olabilmektedir.

Güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi yenilenebilir enerji kaynaklarının yanı sıra yeni alternatif kaynaklarla karşılaşmakta kaçınılmaz olacaktır. Önemli olan doğaya zarar vermeden enerji üretimi yapabilmektir. Alternatif kaynaklara örnek olarak, bu alandaki son örneklerden biri su altı balonları olarak karşımıza çıkmaktadır.

Kanada’da Hydrostor adlı şirket bu yeni yöntemi test etmeye başlamış, bu teknoloji için  Toronto yakınlarındaki Ontario Gölü’nde ilk tesisini kuran şirket, altı balonun, suyun 55 metre altında bulunan boru hattıyla elektrik şebekesinin birbirine bağlayarak bir enerji üretimi gerçekleştirmektedir. Düzenekteki balonlarda bulunan havanın türbinleri döndürerek elektrik üretmesini sağlayan bu yeni teknoloji, tesisteki elektrik üretim miktarını 660 kilovat olarak gerçekleştiriyor.

Bir örnek daha Japanyo’dan. Japon bilim insanları, 1.8 kilovat enerjiyi kablo kullanmadan mikrodalga aktarımıyla 55 metre uzağa taşımayı başardıklarını duyurdu. Bu yöntem ile gelecekte uzayda kurulacak güneş panellerinden sağlanan temiz enerjinin dünyaya aktarılması hedefleniyor. Dünyadan yaklaşık 36 bin kilometre uzağa kurulacak olan panel ve antenlerde toplanan güneş ışığı enerjisinin, mikrodalga aktarıcı uydular ile yeryüzüne gönderilebileceği ifade edilmektedir. Uzayda güneş enerjisi panelleri kurmanın, dünyada kurmaya oranla birçok avantajları var. En önemlisi, hava durumu ve günün aydınlık olan saatleri gibi faktörleri düşünmeye gerek kalmadan 24 saat boyunca enerji toplanabiliyor. Henüz çalışmaları süren projenin, Japonya’da alternatif enerji kaynağı olarak 2040’larda hayata geçirilmesi planlanmaktadır.

Yenilenebilir enerji üretimi sistemlerinden rüzgar türbinleri dünya genelinde hızla yayılırken, kısmen Alaska Enerji Kurumu tarafından finanse edilen BAT-Buoyant Airborne Turbine yani ‘Havada Asılı Rüzgar Santrali’ adlı proje ortaya çıktı. Bu yüksek irtifalı rüzgar türbini, dünyanın dört bir yanına kolayca taşınabilen ve çiftliklerden, felaket bölgelerine kadar geniş bir yelpazeye enerji sağlayabilecek bir enerji kaynağı olarak tasarlanmış. BAT’ı sıradan rüzgar türbinlerinden ayıransa daha yüksek irtifalardaki daha güçlü rüzgar akımlarına erişip, iki kat daha fazla enerji üretebiliyor olmasıdır. BAT’in yerden 300-600 metre yükseğe çıkmasını, yüksek irtifalar için tasarlanmış bir helyum balonu gövde sağlamaktadır.

 

 

 

 

 

 

 

Enerji üretimindeki gelişmelere Google da kayıtsız kalmadı. Google’ın ilginç projeler birimi Google X, uçan rüzgar türbini denemeleri yapmaktadır. Eğer bu proje başarılı olursa, dağ başlarında rüzgar alan küçük kasabalarının veya özel sanayi kurumlarının enerji ihtiyaçlarını birkaç insansız türbin uçak sayesinde karşılamak mümkün olacak. Kanatsız türbinler de gelecek enerji kaynakları için oldukça iddialı olarak karşımıza çıkacaktır. Yakın zamanda devreye girecek olan bu türbinler tamamı ile çevre dostu olduğu söylenmektedir.